Biraz Günlükçülük
- Nesrin Yıldız
- 16 Eki
- 1 dakikada okunur
Senede üç gün filan, Efe’yi yolladıktan sonra direkt yatağa girip uyumaya devam ediyorum. Bugün onlardan ilki gerçekleşti. Uyanıp telefonu elime aldığımda saat 11.00’di.
İşte luteal, işte grip, işte luteal ve grip üstüne yoğun geçen bir iki gün üst üste gelince olabilen insanca şeyler. Kemiklerime kadar dinlenmiş uyandım. Boğazım yumuşamış, canım yerine gelmiş sanki. Oh.
Geçen günki ‘Regülasyona Ölüm’ yazısını yazdıran ruh halim yok ama, yazının ortaya çıkışındaki faktörler hala var. Ve sanırım o konuyu açıcam.
Hiçbir zaman zorlanmalarım ya da sıkıntılarım hakkında konuşmaktan çekinmedim ama, hiçbir zaman da ailemde olup bitenleri açık açık anlatmadım. Yine anlatmıyorum aslında. Sadece anlatmaya en yakın halimle bu sefer bu dijital dünyada görünmüş oluyorum eğer o dosyayı açarsam.
Kimsenin, bir tane daha acıklı aile geçmişi duymaya tahammülü yok bence. Başta benim! Dramdan nefret!! Ama belki kendi payıma düşen kısmını, kimseyi kırıp dökmeden ufakta olsa yansıtabilirim. O kadarcıktan bir şey olmaz.
Böyleyken böyle. Markete gitmeye bile üşendiğim bir gün olduğundan buzluktan taze fasulye çıkardım. Yanına bulgur pilavı ve yoğurtla mis gibi bir akşam menüsü.
Efe gelene kadar azıcık daha tembellik etmeye sonra da anne modunu açıp günü yeniden başlatmaya devam.
Böyleyken böyle. Azıcık gevezelik ettim. Okuduysanız eğer bi selam verin.
Sevgiler💐




Yorumlar